2 Ekim 2014 Perşembe

Eski Köyümden

Uzun bir aradan sonra kendi köyüm Kadıköy'deyim. Birkaç günlük kısa bir ziyaret. Bu ziyaret bir senenin üzerine olunca karşılaşacağınız değişikliklerin sayısı da buna paralel artıyor. 
 
Sokaklar inşaat, caddeler inşaat malzemesi taşıyan kamyonlar ve beton mikserleriyle dolu. Biraz yüksekten baktınız mı vinçleri saymaya başlayabilirsiniz. Kentsel dönüşümle birlikte anılarımız da dönüşüyor. Gerçi kentsel dönüşüm olmasa bile Kadıköy'de sürekli bir değişim var. Kimisi iyi olmuş kimisi olmasaymış diyeceğiniz türden.
 
Aşağıdaki resimde çocukken oynadığım parkı görüyorsunuz. Tabii ki eski hali böyle değildi, ama eski halinden daha iyi diyebilirim.

 
 


Çocukken ablamla en büyük eğlencemiz camın kenarında bu yoldan geçen arabaları saymaktı. Kadıköy yönüne giden araba sayısı o yönden gelenlere nazaran çok daha fazla olurdu yine de bazen dakikalarca beklerdik bir tane araba geçsin diye. Hele Kadıköy yönünden araba gelince sevinçten yerimizde zıplardık büyük bir sürprizle karşılaşmış gibi. Şimdi ise trafik neredeyse günün her saati her iki yönde de sıkışık. Sanırım arabaları saymak için numaratör lazım. Park halindekileri bile saymak mesele.


Ve işte camın kenarında oturup araba saydığımız evin yerine yapılmış olan yeni ev. Babam 70'li senelerde manzarasından ötürü almış dört katlı binanın en üst katındaki daireyi. Hava açık olduğu zamanlarda Sultan Ahmet Camii bile görünüyormuş. Amiyane tabiriyle; şaka gibi. Apartmanın hemen yanında görüldüğü üzere yeni bir inşaat var muhtemelen bir kaç ay içerisinde tamamlanacak olan.

Şuan yükselen yeni inşaatların birkaç sene öncesine kadar yerinde olan eski apartmanların yerinde de eskiden müstakil evler vardı. Bu müstakil evlerin bahçelerinde çeşit çeşit meyve ağaçları olurdu. Artık o müstakil evlerin neredeyse hemen hepsi yok, onların yerine yapılan apartmanlar da şimdi tek tek yıkılıyor ama o ağaçları en bakımsız halleriyle hala kıyıda köşede görmek mümkün. Azala azala da olsa varlıklarıyla geçmişten geleceğe köprü vazifesi gören bir onlar var sanki. Bazen bir nar, bazen bir ayva ya da incir ağacı çıkabiliyor karşınıza hiç ummadık şekilde. Dedelerimizin elleriyle diktikleri ağaçlar torunlarının diktikleri apartmanların gölgesinde var olmaya çalışıyorlar.



 
Bir de sokak hayvanları var dünden bugüne kalan. Hemen her sokakta önünüzden hızla seyirten kimisi ürkek kimisi bir bakışınızı yakaladı mı peşinize takılan azimli bir kedi bulmanız mümkün. Köpekleri de unutmamak lazım. Ayrıca kargaların da sayısında artış var sanki. Ya da onlar kendilerini belli etmekte çok daha becerikliler.

sokak hayvanları



Bir de Fenerbahçe Parkı'na uğrama fırsatı buldum. Arkadaşlarla kahvaltı sonrası iki minikle gezindim buralarda.

fenerbahçe


İstanbul'da yaşanır mı yaşanmaz mı bilemeyeceğim ama şurada oturup kalınır.

fenerbahçe manzara

1 yorum:

  1. Demek Kadıköylüsünüz. İstanbul'da en sevdiğim yer diyebilirim. Çok değişti gerçekten de. O binalar mantar gibi zaten. Çok da kısa zamanda bitiyor artık inşaatlar. Eee zamane inşaatları artık. En kötüsü de işte o kimbilir kaç kuşağa meyve veren ağaçlar bir kepçenin darbesiyle indiriliyor. En çok ona üzülüyorum.
    Ah ah diye iç geçirip tekrar görüşmek üzere ayrılıyorum :) sevgiler.

    YanıtlaSil